Yeni bir eğitim öğretim yılı tam olarak yüz yüze şeklinde başladı. Bir yandan salgınla mücadele devam ederken bir yandan da normal hayat şartlarına uygun davranma eğilimi görmek mümkün. Aslında Mart 2020 tarihinden bu yana hayatımızı alt üst eden covid-19 salgını çok hızlı bir şekilde sosyal hayatımızda birçok şeyi alt üst etti, değiştirdi. Sosyal ilişkilerimiz önemli oranda boyut değiştirdi. Yüz yüze gerçekleştireceğimiz birçok etkinliği sanal olarak sosyal medya hesaplarımızdan, cep telefonlarımızdan yapmaya başladık. Süreç halen hız kesmeden ve ne zaman biteceği belli olmadan sürüp gitmekte. Bir yandan aşı olun telkinleri diğer taraftan aşı karşıtları veya ataletlerinden, endişelerinden dolayı karşı olanların tavırları devam ediyor.
Çevremizden tanıdığımız birçok kişi bu hastalığa yakalandı. Kimi çok fazla etkilenerek sağlığına kavuşurken kimisi de maalesef ya aylarca hastanelerde entübe olarak kaldı ya da hayatını kaybetti. Genç, yaşlı demeden sağlığı ile ilgili her hangi bir sorun yaşamadığı halde ölen birçok tanıdığımıza şahit olduk, üzüldük. Gidenlerin yasını tuttuk, arkalarından söz meclislerinde veya sanal âlemde birçok şey söyledik, yazdık; duygularımızı paylaştık.
Giden geri gelmiyor; ancak yaşanılanlardan ders çıkarmakla mükelleftir, herkes. Herkes hem kendinden hem de hayatına bir şekilde giren herkesten sorumludur. Bu sorumluluğumuzun çoğu zaman gerektirdiği şekilde davranmadığımız da gün gibi aşikâr. Çevremize baktığımızda hiç bir şey yokmuş gibi davranıldığını görüyoruz. Düğünler, taziyeler, ziyaretler tamtakır devam ediyor. Ne maske ne mesafe ne de hijyene dikkat eden var. Ya da asgari düzeyde buna itibar edenlerle karşılaşıyoruz. Bu zorlu süreci mücadeleye top yekun toplum olarak destek vermekle aşabiliriz. Aşılama sürecine dahil olarak veya destek çıkarak katkıda bulunabiliriz.
Yersiz iddialar, endişeler, kulaktan duyma abartılı fantastik kurgular bir çok insanın hayatına mal olmaktadır. Dünyanın aslında düz bir tepsi şeklinde olduğunu iddia eden bunun için yıllarını vererek kendince bilimsel argümanlar geliştiren sözüm ona çok şey bilmişler gibi maalesef aşının insanlık nüfusunu azaltma projesi, çiple yönlendirilen ve istenmediğinde ise çipini bloke ederek, fişini çekerek ölümlerini sessiz sedasız gerçekleştiren üst aklın varlığını inançla söyleyenler var. Her insanda şüphe duymak normaldir; ancak şüphecilik, hayatı anlama ve anlamlandırmada araçsallıktan amaca dönüştüğünde o insan için felaket olur. Bir insanın felaketi başka insanların da felaketine dönüşebiliyor. Bu bir domino etkisi yaratarak toplumsal felaketlere dönüşebilecektir.
Felaket senaristliği veya eski tabirle felaket tellallığı yapmanın kimseye hele hele topluma hiçbir faydası olmayacaktır. Bilimsel bir dayanağı olmadan, kulaktan duyma korku ütopyası üretmenin de hayal gücünü geliştirmekten başka bir katkısı olmayacaktır. Dolayısıyla hayatın normale dönmesi için toplumsal bağışıklığa ihtiyaç vardır. Eğitimin yüz yüze devam edebilmesi için salgınla mücadeleye elbirliğiyle destek vermek her bireyin ödevi, görevi olmalıdır. İki yıla yakın bir sürede eğitim açısından çok fazla kaybımız oluştu. Bu kaybın daha da artmaması için belirlenen, bilinen tedbirlere kayıtsız şartsız uymak gerekmektedir. Tedbirlere uymak ve aşı olmaktan başka bir çare bulunmuyor maalesef.
Sağlıklı, huzurlu, salgınsız bir hayat diliyorum.